Büyükşehirde yaşayan ortalama bir bireyin, gelirinin ne kadarını, “daha iyi hissetmek” için harcadığı üzerine bir araştırma yapılmadı henüz.. Doğru veriye ulaşması çok güç bir araştırma konusu bu. Spor salonu, tatil gibi net kalemlerin yanında, kimi zaman, binilen bir taksi bile bu “iyi hissetme” amacına yönelik yapılan bir harcamadır çünkü.
Amerika’nın kurucu ataları, 1776 yılında yayınladıkları Bağımsızlık Bildirgesi’nde “insanın mutluluk arayışından” bahsederken, özünde farklı bir ruh halinden söz etmiyordu.
Son 20 yılda mutluluk arayışındaki yüz binlerce şehirli, “doğa içinde yaşam” sloganının arkasından banliyölerdeki “yeşil” sitelere yerleşti. Kimi de daha uzağa gitti, hayalindeki toprağı bulmak için, şehri arkasında bırakarak yolculuklara çıktı.
Burada “yeni” olan, kıyıda bir tatil sitesinde geçen emeklilik günleri değil. Yeni olan, emeklilik fikrini kafasından çıkarmış, kendini hiç bilmediği bir mücadelenin içinde bulan, sayıları her geçen gün artan insanlar:
Onlar Yeni Çiftçiler.
- Hangi motivasyonla yola çıktılar ?
- Köylerde, köylülerle anlaşabildiler mi ?
- Yalnızlıkla nasıl baş ettiler ?
- Hangi hataları yaptılar ?
- Ve en önemlisi maddi ve manevi başarabildiler mi ?
Bu sitedeki hikayeleri okuyan sizler, tecrübelerini dinlediğiniz çiftçilerin yolundan gidebilirsiniz ya da çok farklı bir çiftlik modellerine de yönelebilirsiniz. Hangi yolu tercih ederseniz edin, dinleyeceğiniz hikayeler, bir yol haritası olarak önünüzde olacak.
Kılavuz olması dileğiyle…