Her şeyin tüketmek olmadığı, üretmek ve paylaşmak olduğu günler çok eski değil… “Sıkı” komşuluk ilişkileri, site hayatlarına yenilmeden önce mahalleler “paylaşmak için pişirenler” ile doluydu.
Boş tabakları komşulara geri götürmek ailenin genç üyeleri için haftalık bir rutindi.
İhtiyacı olana “hissettirmeden” yardım etmek de mahalle kültürünün bir parçasıydı.
Türkiye’nin “büyük şehirlerinde” giderek yok olan bu kültür belki “Little Free Pantry” gibi ilham veren örneklerle yeniden canlanabilir.
“Küçük Bedava Kiler” anlamına gelen bu açık hava dolapları Amerikan şehirlerinde giderek yayılmaya başlamış durumda. Sistem çok basit; mahallelinin kolektif bir şekilde inşa ettiği şeffaf bir dolap yine kolektif olarak dolduruluyor. İsteyen günün istediği saati ihtiyacı oranında bu kilerlerden yiyecek alabiliyor.
Mahallerde kurulan benzer boyuttaki kütüphanelerden ilham alan yiyecek kilerleri tamamen bulundukları mahalle tarafından yönetiliyor.
Her şey aslında mahalle kültürünün yeniden oluşmasında değil mi ? Bizce öyle…